Blade Runner (1982)

“Tüm bu anlar da zamanda yitip gidecek, tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi.”

Bilim-kurgu türünün önemli isimlerinden Ridley Scott’ın başyapıtı olan Blade Runner, distopik film türünün öncülerinden biri olmakla birlikte, film noir janrını da içine katar ve “future noir” olarak adlandırılan bir tarzın öncülüğünü yapar. Yıllar sonra değişiklikler yapılarak “Director’s Cut” versiyonu da yayınlanan film, asıl bu noktadan sonra kült statüsüne ulaşır.

Philip K. Dick’in “Do Androids Dream of Electric Sheep” isimli öyküsü temel alınarak Hampton Fancher ve David Webb Peoples tarafından senaryolaştırılan filmin başrollerinde Harrison Ford, Rutger Hauer ve Sean Young yer alır.

KONU

2019 yılında, dünyanın artık distopik bir yaşam halini aldığı bir dönemde Tyrell gibi büyük üretici firmalar “replikant” adında, görünümleri insanlardan ayırt edilemeyen robotlar üretmektedir. Dünya dışı kolonilerin tehlikeli ve illegal işlerini halletmesi için kullanılan bu robotlar, Blade Runner adı verilen özel polisler tarafından yakalanmaktadır. Bir Blade Runner olan Deckard, görevini bırakmayı düşündüğü sırada, Los Angeles’a gelen bir grup replikantı yakalaması için verilen son bir görevi kabul eder. Ancak milyonlarca insanın yaşadığı bu şehirde onları bulması çok zor olacaktır.

NEDEN İZLEMELİ

– Ridley Scott’ın bile çektiği filmler arasında en sevdiği film olduğu için.

– Efsanevi çatı sahnesi için.

– Sonraları pek çok filmde tekrar tekrar kullanılacak olan açılış sahnesindeki muhteşem şehir tasviri için.

– Yıllar boyunca aklınızdan çıkmayacak olan mükemmel Vangelis müzikleri için.

– Üzerinden tam 35 yıl geçtikten sonra çekilen devam filmi Blade Runner: 2049’u görebilmek için.

– İngiliz The Guardian gazetesi tarafından, çeşitli bilim dallarından saygın bilim adamları arasında yapılan anket sonucunda belmiş geçmiş en iyi bilim-kurgu filmi seçildiği için.

FİLM HAKKINDA AZ BİLİNEN GERÇEKLER

– Film, 1968’de yayınlanan orijinal romandan tam 14 yıl sonra gösterime girmiştir.

– Yapımcı Michael Deeley, projeyi bir yıl boyunca tam sekiz kez geri çevirdikten sonra nihayet dahil olmayı kabul etmiştir.

– Filmin açılış sahnesinde görülen meşhur mavi gözler, Holden karakterini canlandıran Morgan Paull’a aittir.

– Film 2019’un Kasım ayında geçmektedir.

– Film, Ridley Scott’ın 1980 yılında ölen kardeşi Frank Scott’ın anısına adanmıştır.

– Philip K. Dick’in Rachael için ilk tercihi Victoria Principal’dı. Rol için yüzlerce aktris seçmelere girmiş olsa da, içlerinden sadece üç tanesi dikkate alınmıştı: Sean Young, Nina Axelrold ve Barbara Hershey. Seçmelerde Deckard rolü, sonrasında filmde Holden rolünü canlandıracak olan Morgan Paull tarafından oynandı.

– Deckard rolü için ilk düşünülen isim Dustin Hoffman’dı ancak neden “maço” bir karakteri canlandırması istendiğini merak ediyordu. Ridley Scott’a göre Hoffman rolü istiyordu ancak karakteri daha farklı bir şekle sokmak istiyordu. Onun dışında bu rol için düşünülen diğer isimler de bir hayli fazla. Tommy Lee Jones, Gene Hackman, Sean Connery, Jack Nicholson, Paul Newman, Clint Eastwood, Arnold Schwarzenegger, Al Pacino, Burt Reynolds, William Devane bunlardan sadece bazıları.

– Philip K. Dick filmin gösterime girmesinden önce ölmüştü ancak ölmeden önce David Webb Peoples’ın senaryosunu okumuş ve onaylamıştı.

– Rick Deckard film boyunca hep soyadıyla anılır, hiçbir zaman ilk ismini duyamayız.

– Daryl Hannah’ın makyajı, Vampir Nosferatu filmindeki karakterden esinlenerek yapılmış.

– Joanna Cassidy, neredeyse bütün sahnelerinde çıplak olmasından dolayı epey utangaç hissetmiş.

– Kült statüsüne 1992 yılında yeniden gösterime girdiğinde ulaştı.

– Rachael rolü için Grace Jones düşünülmüştü.

– Rachael ismi İbranice’de “ewe” yani dişi koyun anlamına gelir.

BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER

– Blade Runner 2049
– Dune
– Logan’s Run
– Alien
– Strange Days
– Dark City


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir