Trois couleurs: Blanc / Three Colors: White (1994)

“Kimse bir başkasıyla gerçekten eşit olmak istemez. Herkes biraz daha eşit olmak ister.”

Krzysztof Kieslowski’nin üç renk üçlemesinin ikinci ayağı olan Trois couleurs: Blanc / Three Colors: White, en özgürlükçü toplumlarda bile eşitlik kavramının mümkün olamaması üzerine bembeyaz bir alay.

KONU

Paris’te yaşayan bir kuaför olan Polonyalı Karol, karısının onu cinsel anlamda yetersiz bulması yüzünden boşamasının ardından, bir de üstüne kuaför salonunu kendisinin ateşe verdiği iftirasıyla da sarsılmıştır. Memleketine dönemeyecek kadar meteliksiz ve duygusal olarak da bir o kadar harap düşmüş olan Karol, hâlâ sevdiği karısıyla durumu eşitlemek için sıra dışı bir plan yapar.

NEDEN İZLEMELİ

– İnsanın “eşitlik” uğruna verdiği, bitmek tükenmek bilmeyen mücadelesini bembeyaz tonlarda perdeye yansıttığı için.

– Üç film arasında konu olarak belki de en sıradanı gibi görünmesine rağmen, tatlı sert bir hüznün, yaşam mücadelesinin ve sevginin birleşimiyle oluşan harika bir toplumsal eleştiri olduğu için.

– Güç kimdeyse onun dediği / istediği olur savını haklı çıkardığı için.

– Karol’un eşitlik adı altında karısı Dominique’den aldığı intikama adım adım tanık olabilmek için.

– Donmuş nehir üzerindeki Karol ve Mikolaj’ın sahnesi için.

– Julie Delpy’nin muhteşem güzelliği için.

– İlk filmde de karşımıza çıkan “çöpe şişe atan kadın”ı tekrar görebilmek için.

– Three Colors: Blue’da da olduğu gibi yine Zbigniew Preisner’in elinden çıkan müzikleri için.

FİLM HAKKINDA AZ BİLİNEN GERÇEKLER

– Filmin neredeyse her sahnesinde bir beyaz objeye rastlamak mümkün.

– Net ve kusursuz işler çıkarmayı seven yönetmen Krzysztof Kieslowski, Julie Delpy’nin orgazm olduğu sahnede ona ne kadar süre boyunca inlemesi gerektiğini ve sesini ne zaman yükseltmesi gerektiğini söylemişti.

BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER

– Three Colors: Blue

– Three Colors: White

– Przypadek

– The Double Life Of Véronique

Bir düşünce üzerine “Trois couleurs: Blanc / Three Colors: White (1994)

  1. ohen

    merhaba. harika yorumlamışsınız, kaleminize sağlık. ben filmle ilgili bir şey sormak istiyorum. filmde dikkatimi çeken ve hoşuma giden bir sahne vardı, siz de belirtmişsiniz ihtiyarın çöp kutusuna plastik şişe attığı sahne. nedenini bilmiyorum ama çok hoşuma gitti o sahne. ilk filmde de benzeri vardı. bu sahneyle kieślowski nasıl bir mesaj vermek istemiş anlayamadım. eğer cevaplarsanız memnun olurum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir