Bir yanda savaştan kaçtığınız ülkenin peşinizi bırakmayan acı hatıraları, diğer yanda yaşadığınız ülkede istenmeyen kişi olarak o toplumda bir yer bulup ayakta dik bir şekilde kalmaya çalışmak.
Danimarkalı yönetmen Ulaa Salim ilk uzun metrajlı filminde ülkesindeki göçmen karşıtı olayları eleştirel bir şekilde izleyene aktarıyor.
Kuzey Amerika’nın en prestijli festivali olan Seattle Uluslarası Film Festival’inde kendisine En İyi Yönetmen ödülü kazandıran filmin başrollerinde Zaki Youssef, Mohammed Ismail Mohammed ve Norveç’in başarılı oyuncularından Olaf Johannessen’i görüyoruz.
KONU
Kopenhag’da yaşanan büyük bombalı saldırı sonrası ülkede aşırı milliyetçi politikası alır başını gider. Bir yandan ülke içinde yabancılara karşı şiddet bir yandan seçime girmeye hazırlanan aşırı milliyetçi yeni politik liderin ortalığı ateşe veren demeçleri iki taraf içinde hayatı yaşanmaz hâle getirir.
Tüm bu karmaşa içinde kendine bir yol çizmeye çalışan sahip olduğu Danimarka vatandaşlığı ile ülkede ailesi ile hayatını sürdüren ve henüz 19 yaşında olan Zakaria’nın yolu, radikal bir örgüt ile kesişir. Örgütte kendisine verilen görevi kendine ant içen Zakaria’nın seçtiği yol hem ailesinin hem de kendisine bu anlamda öğreticilik yapan Ali’nin tüm hayatını baştan sona değiştirecektir.
NEDEN İZLEMELİ
– Kuzey ülkelerinde büyük yükselişe geçen aşırı milliyetçi politikasının sonunun nerelere varacağını başarıyla gösterdiği için.
– Yönetmenin kendi ülkesini göçmenlik üzerinden eleştirmesindeki cesur girişimine şahit olmak için.
– Tek isteği vatandaşlığını aldığı ülkede yaşamını olaysız bir şekilde sürdürmek olan bir annenin dramını izlemek için.
BU FİLMİ SEVEN BUNLARI DA SEVER
– It’s A Free World (2007)
– Biutiful (2010)
– House of Sand and Fog (2003)