Bir insan saplantısı yüzünden ne kadar ileri gidebilir? Neler yapabilir? Peki ya bir canavara dönüşebilir mi?

Bir insan saplantısı yüzünden ne kadar ileri gidebilir? Neler yapabilir? Peki ya bir canavara dönüşebilir mi?
Toplumdaki inanç çürümesini devasa bir kadro ve başarılı bir yönetmenlik eşliğinde anlatan tatmin edici bir Netflix uyarlaması.
“Kötü insan ya da kötü bitki diye bir şey yoktur. Sadece kötü yetiştiriciler vardır.”
İnsanların zayıf noktalarını çok başarılı bir yaklaşımla resmeden Almodóvar, La piel que Habito / The Skin I Live In’de, seyirciyi insanların başından geçen, geri dönüşü olmayan süreçlerden biriyle karşı karşıya getiriyor.
New York sokaklarında talihsizlikleriyle büyük bir kovalamacanın içine giren iki kardeşin hikâyesi.
Geleceği değiştirmek ve işlenecek tüm suçları önceden görüp engellemek onların elinde. Peki ama bu düzen nereye kadar kusursuz işleyecek?
Bir yanda savaştan kaçtığınız ülkenin peşinizi bırakmayan acı hatıraları, diğer yanda yaşadığınız ülkede istenmeyen kişi olarak o toplumda bir yer bulup ayakta dik bir şekilde kalmaya çalışmak.
Savaş ve hayat kadar birbirinin içinde ve zıt iki kavramı iki buçuk saate sığdırarak ait olduğu türü şekillendiren bir yapım.