Beklediğimiz adalet kanunlardan mı çıkar, yoksa iki dudağının arasındaki, hırslarına yenik düşmüş bir adamın adeta kin kusan kararlarından mı?
Delicatessen (1991)
Fransa, savaş sonrası distopyasında çılgın bir apartman ve her biri ayrı kaçık olan sakinleri.
Henry: Portrait of a Serial Killer (1986)
Gerçekçi ve bir o kadar da rahatsız edici. Sorgulamadan, tüm çıplaklığıyla bir seri katilin portresi.
Joker (2019)
Gülümseyişinin trajedisinden güç alan bir adamın, hayatı ve düzeni sorgularken, adım adım kaosun ve kötülüğün doğuşuna neden olan bir anti kahramana dönüşmesinin hikâyesi.
American Psycho (2000)
Bakımlı, yakışıklı ve kendinden emin… Tek kusuru seri katil olması.
Donnie Brasco (1997)
Tahterevallinin diğer ucuna oturarak sayemde yükselen insanlara; canım sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin. Olmak istemediği insanlar gibi olan bir adamın hikâyesi.
After Hours (1985)
Bir gecede değişir her şey… “Bir erkek bir kadının peşine düşerse başına en kötü ne gelebilir?”in cevabı, Scorsese imzalı After Hours.
A Simple Plan (1998)
Sıradan insanların da hayatları öyle bir değişir ki…
The Voices (2014)
Gelin, Ryan Reynolds’ın “Hiçbir şey aslında göründüğü gibi değildir” sözünün hakkını yüzünden düşmeyen gülümsemesi ve kendine has deliliğiyle vermesine tanık olun.