Her gün, her sabah gözlerimi açmaya korkuyorum. Beni korkutan bu şafak değil, yeni gelen günle ne yapacağımı hiç bilmiyorum.

Dzien swira / Day of the Wacko (2002)

The Devil All the Time (2020)
Toplumdaki inanç çürümesini devasa bir kadro ve başarılı bir yönetmenlik eşliğinde anlatan tatmin edici bir Netflix uyarlaması.

Revolutionary Road (2008)
Hayallerini kaybetmemek için birbirine tutunmaya çalışan genç bir çiftin evlilik kurumunun etkileyici bir portresini çizişinin dokunaklı hikâyesi.

Smukke mennesker / Nothing’s All Bad (2010)
– Sence insanlar değişir mi? – İnsanlar değişmez, gelişir.

Sorry We Missed You (2019)
Bir ailenin zeminden sallanan hayatının, ayakta kalmaya çalışırken yüzleştikleri sömürünün ve mücadelenin insanın içine işleyen hikâyesi.

Arrhythmia / Aritmiya (2017)
Sistemin içinde kaybolup gitmeye mahkûm, değersiz görülen hayatlara ışık olmaya çalışan bir doktor, tek başına bu savaşın içinden çıkabilecek midir?

Louise en hiver / Louise by the Shore (2016)
Louise’in şimdisi ve geçmişi tıpkı sahile vuran gelgitler gibi her şeyi kâh siliyor kâh belirginleştiriyor.

Snowpiercer (2013)
Parasite ile tarihe geçen Bong Joon-Ho’nun sınıfsal farklılığı ve sosyal adaletsizliği başarılı bir şekilde izleyicinin yüzüne çarptığı kıyamet sonrası hikâyesi.

Les misérables (2019)
“Kötü insan ya da kötü bitki diye bir şey yoktur. Sadece kötü yetiştiriciler vardır.”

Midnight Cowboy (1969)
Dibe vuranların, güneşe hasret hayalleri ve çaresizlikleri…