Bir insan saplantısı yüzünden ne kadar ileri gidebilir? Neler yapabilir? Peki ya bir canavara dönüşebilir mi?

Bir insan saplantısı yüzünden ne kadar ileri gidebilir? Neler yapabilir? Peki ya bir canavara dönüşebilir mi?
İnsanların zayıf noktalarını çok başarılı bir yaklaşımla resmeden Almodóvar, La piel que Habito / The Skin I Live In’de, seyirciyi insanların başından geçen, geri dönüşü olmayan süreçlerden biriyle karşı karşıya getiriyor.
“Çocukluk, insanın boğazına oturan bir yumru gibidir, kolay kolay yutulmaz.”
Geleceği değiştirmek ve işlenecek tüm suçları önceden görüp engellemek onların elinde. Peki ama bu düzen nereye kadar kusursuz işleyecek?
Mucizeler vardır, yeter ki onları yaratmaya isteğimiz ve inancımız olsun.
Korktuğunuz bir şeyin varlığını inkâr edemezsiniz. Hele ki hiçliğin ortasındaysanız…
Karar anı geldiğinde, o ince çizgide yalan söylemek ya da söylememek arasında gidip gelirken zaaflarımız belki de hayatımızı tamamen değiştirecektir.
Bir bireyin, nesli adına tek başına, insanlığa ve ülkesine açtığı savaş. Her şey gelecek yeni nesiller için.
Geleneklerin baskın olduğu bir toplumda, kendini bulma yolunda ilerleyen ve dans tutkusunun peşinden giden queer bir gencin etkileyici hikâyesi.
Kendilerine dikte edilmiş hayatlarının, kurtardıkları hayatlardan farklı olup olmadığını çaresizce sorgulayanların hikâyesi.